Es Devlin: Bütün Dünya Onun Sahnesi[1]
Tim Lewis
Çev.: Alhas Can Arslan
Gülce Gürpınar
Sahne tasarımcısı Es Devlin, tiyatro sahnelerinden Kanye West’in stadyum konserlerine kadar birçok sahne tasarımını hiç zorlanmadan yaptı. Şimdi dikkatler onun üzerinde.
48 yaşındaki İngiliz set tasarımcısı Es Devlin’e fikirlerinin nereden geldiği sık sık sorulur. Es Devlin’in “sahne heykelleri” olarak adlandırdığı bu fikirler, Sam Mendes’in[1] Londra West End Tiyatrosu’nda[2] kapalı gişe oynanan, bir sonraki yıl Broadway’e geçiş yapan The Lehman Trilogy [Lehman Üçlemesi] prodüksiyonundaki oyuncuları çevreleyen mahirane cam kutu biçiminde karşımıza çıkabilir. Aynı zamanda bu fikirler 2014 Bangerz turnesinde Miley Cyrus’un üzerinden kaydığı, şarkıcının kendi dilinin devasa kopyasının[1] şeklini almış olabilir. Veyahut Louis Vuitton’un bir podyum gösterisi için sütunlara elle sabitlenmiş iki yüz bin parça ayna ya da Bizet’in Carmen’inin bir prodüksiyonu için Avusturya’daki Constance Gölü’ne kurulmuş, havaya iskambil kartları fırlatan yirmi beş metre yüksekliğindeki bir çift el olabilir.[2]
Anlaşılacağı üzere Devlin’in aklına birçok saçma fikir geliyor. İlk başta Devlin, fikirlerinin nereden geldiği sorusuna dürüstçe yanıt vermeye çalıştı. Fikirlerinin çoğunun uyandıktan hemen sonra aklına geldiğini söylüyor. Belki biraz jetlag olmuş halde, yalnızca perdelerin kenarından sızan ışığın aydınlattığı karanlık bir odada, yatağında uzandığı anlara bayılıyor. Böyle anlarda sahneyi anımsatan bir his var. İlk başta “nazik” bir alarm kuruyor. Ardından yirmi dakika sonra asıl alarmı duyuyor. Devlin arada geçen bu sürede uyuklayarak zihnini rahatlatıyor. Bu hali “yarı uykulu hoş bir an” olarak tanımlıyor. “Yapmak zorunda olduğunuz bir şey yokken zihninizin tadını çıkarabilirsiniz. Bu gerçekten önemli.”
Problem şu ki insanlar gerçekten bu yanıtı duymaktan nefret ediyor. Gülüyor ve şöyle devam ediyor: “Fikirlerinizin kaynağının neredeyse harita koordinatları kadar net şekilde ifade edilmesini istiyorlar.” ‘Nereden geliyor bu fikirler? Söyle! Uykuyla ilgili bir şeyler geveleyerek bizi oyalama.’
Devlin’in, Thomas Vinterberg’ün Onur Savaşı filminin Rupert Goolds tarafından uyarlanmış hali için tasarladığı sahnedeyken çekilmiş bir fotoğrafı.
Devlin kendine has tarzıyla, başka bir anısını hatırlatarak cevap veriyor. Londra’nın güneyinde, Dulwich’teki evinin bahçesinde otururken “Alan olarak koridoru seçtim.” diye açıklıyor. Devlin çocukluğunun büyük bölümünü koridorlarda geçirdiğini hatırlıyor. Çünkü çenesi “çok düşükmüş” ve küçükken sürekli sınıftan atılırmış. Üstelik pişkin bir şekilde gülmeye devam ettiği için öğretmenleri Devlin’e daha da çok sinirlenir ve “Esmeralda, sırıtmayı kes!” diye onu azarlarlarmış. O günleri düşündüğünde Devlin, koridorların sihirli yerler olduğunu fark ediyor. Bu koridorlarda, bir sınıfta fizik dersindeki tartışmalarını, bir diğerinden edebiyat dersini, başka bir sınıftan ise müzik dersinin işlendiğini ve hocaların dedikodu yaptığını duyarmış. “Ama tüm bunları dinleyen tek kişi benim.” diye ifade ediyor. Aniden duruyor ve ekliyor: “Bundan sonraki adım bunları unutmamak.”
İnsanlar bu cevabı bir nebze daha tatmin edici buluyormuş.
Yirmi beş yılı aşkın bir süredir Devlin, dünyanın en etkili set tasarımcısı olarak kabul ediliyor. Tiyatroya, Bristol Üniversitesi İngiliz edebiyatı diploması ve Central Saint Martins’ten[3] aldığı hazırlık kursu aracılığıyla başladı. Yaratacağı etkinin temelleri özellikle burada atıldı. Devlin, bu işe başladığında tiyatro ona ihtiyar seyirci kitlesine hitap eden, tahmin edilebilir ve tekdüze, klasik metinlerin oynandığı ölen bir sanat dalı gibi geliyormuş. Günümüzde tiyatro artık daha canlı bir deneyim; telefonunuzu kapatıyorsunuz (çok uçuk bir fikir), başka insanlarla birlikte oturuyorsunuz (daha da zorlayıcı), bittiğinde ise yalnızca o salonda bulunan insanların anılarında yaşayan bir deneyim edinmiş oluyorsunuz. Devlin’in hafızalarda yer eden setlerinden bazıları; 2015 yılında Barbican’da[4] sahnelenen Benedict Cumberbatch’in Hamlet‘i, Almeida Tiyatrosu’ndaki[5] American Psycho‘nun [Amerikan Sapığı] muzip bir yorumu ve National Theatre[6] tarafından yeniden sahneye uyarlanan Harold Pinter’ın İhanet’i. (Açılış gecesinde, Pinter seyircilerle buluştuğunda onlara “Es Devlin ile tanıştınız mı? Bu oyunu o yazdı.” demiş.)
[1] Devlin’in 2014 turnesi için yaptığı tasarımda Miley Cyrus, kendi ağzının içinden çıkıyor.
Minyon ama güçlü görünen Devlin, çoğu zaman olduğu gibi bugün de baştan ayağa simsiyah giyinmişti, salaş bir topuz yaptığı saçlarının rengi de bu uyuma eşlik ediyordu. Bir sahne tasarımcısı olarak tiyatro alanında çalışmayı “beynin zırhındaki küçük çatlakları” bulmaya benzetiyor. Parçaları doğru yerleştirdiğinde, karmaşık fikirler ve hatta arkaik dil bir anda izleyicilerin gözünde anlam kazanıyor. “Seyircilerin hiçbir şeyi yadırgamadan rahat hissettikleri bir ortamda, hikayeyi kolayca takip edebildikleri küçük fırsatları buluyorsunuz.” diyor. “Hepimiz tiyatroya gittiğimiz zamanki o duyguyu biliriz; ya emin ellerde olduğunuzu bilerek rahatlarsınız ya da işinin ehli olmayan ellerde kötü bir gece geçireceğiniz için gergin olursunuz.”
Devlin’in tiyatro alanındaki çalışmaları, onu doğal bir şekilde müzik gösterileri için sahne tasarlamaya yöneltti. Devlin, 2003 yılında İngiliz post-punk grubu Wire için Chapman kardeşlerle[7] tasarladığı sahne resimlerini Kanye West’in görmesini, kariyerinde bir dönüm noktası olarak kabul ediyor. Bu dönüm noktası, Devlin ve West’in 2005 yılından beri neredeyse on yıllık bir süre boyunca beraber çalışmalarına vesile oldu. Bu ortaklık, West ve Jay-Z’nin üzerine görüntü ve ışıkların yansıtıldığı devasa LED küplerin üstünde durdukları, West’in 2011 yılındaki Watch the Throne [Tahtı İzle] adlı turnesini de kapsıyor. 2016 yılına kadar, beş yıl boyunca Adele’in ilk konserlerinin sahnelerini tasarladı. U2’nun Innocence & Experience [Masumiyet & Deneyim] adlı stadyum konseri için iki yıl çalıştı. Ayrıca, İngiliz pop grubu Take That için yirmi dört metrelik animatronik insan figürünü hayata geçirdi.
Tüm bu set tasarımları teknik olarak göz kamaştırıcı ancak Devlin, çalışmalarının sanatçıları asla gölgede bırakmaması konusunda çok katı bir tutuma sahip. Ayrıca her işinde düşünce ve sürecin ortak bir paydada buluşmasını umuyor. “Türler arasında geçişi, Serpentine Gallery’de[8] dönen bir küpte, National Theatre’de ya da bir Beyoncé konserinde de görebilirsiniz,” diyor Devlin. “Bu günlerde, insanlar bana gelip de ‘Ben böyle bir set istiyorum.’ demiyorlar. Bana yaptıkları müziği dinletiyorlar, gösterinin tarihini söylüyorlar ve işin gerisini bana bırakıyorlar.”
[2]Devlin’in Avusturya’da düzenlenen Bregenz festivalinde Bizet’in Carmen’i için tasarladığı göl sahnesi.
Fakat yakın zamanda, Devlin için önemli bir değişiklik oldu. Kariyerinin büyük bir kısmında Devlin, başkalarının fikirlerini hayata geçirmekle uğraştı. Ancak şimdi bir projenin oluşum sürecinde, sanatçı kimliğiyle devreye giriyor. Mendes, henüz daha yazılmamış bir oyun için Devlin’le iş birliği yapıyor. Bu projede görseller, en az kelimeler kadar önemli. Benzer şekilde, sahne adı the Weeknd olan Kanadalı R&B sanatçısı Abel Tesfaye, dördüncü albümünü tamamlamadan çok daha önce, turne sahnesini[3] tasarlaması için Devlin’le çalıştı. Ayrıca Devlin’den Londra’nın batısında, 1800’lerin başında mimar Sir John Soane’ye ait olan ve 2019 yılında galeri olarak yeniden açılan Pitzhanger için heykel yapması istendi. Anish Kapoor’un[9] işinden sonra, Devlin’inki ikinci iş olacak.
Devlin, kendisini odak noktasına taşıyan bu projelerle ilgili, “Aslında en başından beri gizli planım buydu,” diyor. “Yok, tabii ki böyle bir planım yoktu. Sonuçta, gelişim gösteriyorsunuz. İşinizde belli bir noktaya geldiğinizde gösterdiğiniz gelişim yaptıklarınıza yansıyor ve insanların dikkatini çekiyor.”
Öğleden sonra saat dörtte buluştuğumuzda Devlin çoktan Paris’e gitmiş, Louis Vuitton’da direktör olarak çalışan Nicolas Ghesquiere ile görüşmüş ve geri dönmüştü bile. Şimdi ise nefesi kesilmeden iki saatten uzun süredir konuşuyordu. İkinci çocuğuna doğum yaparken aynı zamanda ünlü şarkıcı Shakira’ya, üzerine çalıştığı sahne tasarımlarını gönderdiği ile ilgili söylentiler vardı. Cevabını bilsem de ona bu söylentilerin doğru olup olmadığını sordum.
“Maalesef ki doğru.” diye yanıtladı. “O işte, Felix Barrett (Punchdrunk adındaki tiyatro şirketinin kurucusu) ile beraber çalışıyorduk. Evet, sancılarım devam ederken Barrett, Shakira ile ilgili konuşmak için King Hastanesi’ne kadar geldi.”
[3] The Weeknd, Devlin’in kıyameti andıran tasarımıyla konser veriyor.
Devlin şu sıralar ağırdan aldığını iddia ediyor. İşlerini ağırdan almasının bir nedeni çocuklarıyken (Kostüm tasarımcısı kocası Jack Galloway ile Ry adında bir kızları ve Ludo adında bir oğulları var.) diğer nedeni ise oturdukları ev. Şu an oturdukları evlerini 2016 yılında almışlar. Devlin özellikle evin bahçesinden etkilendiğini söylüyor. Bahçe, yaz ve ilkbahar mevsimlerinde açılan çiçeklerle beraber bir ormandaymışsınız hissi veriyor. Devlin bunu “ağır çekimdeki havai fişek patlamalarına” benzetiyor. Taşranın derinlerinde olmadığımızı hatırlatan tek işaret ise, yandaki golf kulübünden gelen sopanın topa vuruşuyla çıkan yumuşak sesler ve evin yakınında bulunan istasyondaki tren kapılarından gelen biplemeler. Eğer çocuklarını ve bahçesini bırakacak kadar heyecanladıran yeni bir teklif alırsa Devlin projeyi kabul edeceğini söylüyor.
Devlin’in tasarım stüdyosu, evinin zemin katındaki ses yalıtımlı iki odadan oluşuyor. Genelde, çoğunluğu kadınlardan oluşan, sekiz on arasında yardımcısı bulunuyor. İçinde Bartlett Mimarlık Okulu’ndan ve Kraliyet Sanat Koleji’nden öğretmenlerin de yer aldığı bu yardımcılar önceki projelerde kullanılan prototipler ve sahne dekorları arasında iş bölümü yapıyorlar. Stüdyo şu anda farklı seviyelerde ilerleme kaydedilmiş olan on beş projeye ev sahipliği yapıyor. Temmuzda buluştuğumuzda listesinin başında bugünlerde açılmış olan Pitzhanger projesi bulunuyordu. Devlin hatırladıklarını bize şöyle aktarıyor: “Bana ne istiyorsam onu yapmamı söylediler.” Görünen o ki Devlin’e bunu söylemek tehlikeli. Geri döndüğünde galeriyi genişleyen bir haritayla kaplamak istediğini söylemiş. “Ama bu hiçbir yönden bir dünya haritasına benzemiyor.” diye açıklıyor. “Kişisel fikrime göre, bu türümüzün tarihinde yer alan her bir önemli perspektif değişiminin tablosunu çıkaran bir harita.” Kendi söylediğinin saçmalığına kahkaha atıyor. “Küçücük bir arzu yani.”
Bu projenin arkaplanını açıklamak daha iyi olabilir. Altı yaşındayken Devlin’in ailesi Batı İngiltere’deki Surbiton’dan İngiltere’nin güney kıyısındaki Rye’a taşınmış. Devlin: “Halam Pru’nun tavsiyesi üzerine romantik bir hafta sonu geçirmek üzere oraya gittiler ve bir ev aldılar. Bu oldukça saçmaydı, çünkü diğer evlerini henüz satmamışlardı. Ama yapacak bir şey yoktu.” diyor. Şehrin belirgin simgelerinden biri Rye’nin Victoria dönemine ait, 1:100 ölçekli el yapımı modelinin seslerle ve ışıklarla tamamlanmış bir hali. The Story of Rye [Rye’nin Hikayesi] emekli bir öğretmen ve elektrik mühendisi olan yerli bir çift tarafından oluşturulmuş. Bu modelde, kamuya anlatılmaya uygun tarihsel olgular, Devlin’in tanımlamasıyla, “dandik bir aktör” seslendirmesiyle aktarılıyor.
Devlin sürekli gördüğü bu modele zamanla takıntılı hale gelmiş. Bu sebeple Pitzhanger aradığında bu konuda şansını deneyip deneyemeyeceğini merak etmiş. Devlin yine kendine has tarzıyla riskli bir işe girişmiş. Tarihteki önemli ‘perspektif değişimleri’ ile ilgili yolculuğu, zamanın başlangıcından günümüze kadar gelerek Bangladeş’in kıyısında dalgalar yükselirken sona erecekti. Bu yolculuk sırasında mağara resimleri, Confucius dönemi, piramitler, Nicolaus Copernicus’un Frombork Kulesi, Aydınlanma Çağı, İkinci Dünya Savaşı hendekleri, Rosa Parks’ın otobüsteki yerini aldığı sokak, Cape Canaveral ve Cern göze çarpacaktı.
[4]Bir artistin, Devlin’in gelecek yılki Dubai Expo gösterimi için yaratacağı Poem Pavilion [Şiir Pavyonu] üzerine izlenimi.
Devlin, buluştuğumuz sırada henüz tamamlanmamış olan çalışmasını açıklamanın zor olduğunu kabul ediyor. “En kolay şekilde açıkladım: Çeyrek bir limon ve iki ayna.” düşüncelere dalıyor. “Oda dikdörtgen biçiminde. Yani sen bu ezilmiş elipsin içindesin. Bu, tıpkı bir ragbi topunun içinde olmak gibi.” Devlin tamamen beyaz olacak odanın, tür olarak nereye geldiğimizi ve özellikle de gezegenimize verdiğimiz zararları gözler önüne seren bir mekan olmasını umuyor. Fakat aynı zamanda bunun içinde bulunmak bile etkileyici ve sarsıcı bir deneyim olacak. “Küratör John Leslie ekliyor, ‘Es, çok fazla hikaye anlatıyorsun. Bu bir sanat galerisi. Buraya bir heykel yapmak için geliyorsun, insanların buna ulaşmasına olanak tanıyorsun. Aynı zamanda da bunu farklı yorumlamalara açık bırakıyorsun.’”
Sırada ne olduğuna gelirsek, Devlin 2023’e kadar ne yapacağını biliyor. Çalışacağı kişiler arasında Mendes ve the Weeknd var, Dubai’de UK 2020 Expo Pavilion’unu tasarlıyor[4], kendi tiyatro metnini yazıyor ve koreograf Wayne McGregor ve Akram Khan ile üzerinde çalıştığı projeler var. Devlin’in yapılacaklar listesini dinlemek bile insanı yoruyor. Büyük ihtimalle daha fazla iş almayacağını varsayarak ona soruyorum. Bana haylazca gülümsüyor: “Eğer bağlam ilgi çekici değilse kabul etmiyorum ki çoğu zaman bu böyle oluyor. Bağlam ilgi çekici de olabiliyor ama beynim çok meşgul oluyor. O zamanlarda bana uyumam için müsaade etmelerini ve ilerleyen günlerde bunu yapabilecek herhangi bir yol bulursam onlara geri döneceğimi söylüyorum.”
[1] Ç.n. Bu makalenin İngilizce orijinali, The Observer Design dergisinin Sonbahar 2019 sayısında (part 1/3) 29 Eylül 2019 tarihinde theguardian.com’da “Es Devlin. All the World’s Her Stage” başlığıyla yayımlanmıştır. Yazarın izniyle çevrilmiştir. Vurgular orjinal metne aittir. Metnin İngilizce orjinali için bkz. https://www.theguardian.com/lifeandstyle/ng-interactive/2019/sep/29/designer-es-devlin-all-the-worlds-her-stage
[2] Ç.n. İngiltere’de tiyatro yönetmeni olarak, özellikle ünlü müzikal Cabaret’i yöneterek, ün kazanan İngiliz sinema ve tiyatro yönetmeni.
[3] Ç.n. Broadway ile birlikte, İngilizce konuşulan dünyadaki en yüksek ticari tiyatroyu temsil ettiği şeklinde değerlendirilen Londra’da bulunan tiyatro.
[4] Ç.n. Tam ya da yarı zamanlı çeşitli kurslar veren İngiliz devlet yüksekokulu.
[5] Ç.n. Londra’da bulunan bir gösteri sanatları merkezi.
[6] Ç.n. Londra’da bulunan uluslararası ünlü stüdyo tiyatrosu.
[7] Ç.n. İngiltere’nin kamu tarafından finanse edilen en önemli mekanlarından biri olan Londra’da bulunan tiyatro.
[8] Ç.n. Daha çok Chapman kardeşler (Jake & Dinos Chapman) olarak anılan İngiliz görsel sanatçıları.
[9] Ç.n. Londra’nın en popüler ziyaret merkezlerinden biri olan sanat galerisi, odak noktası modern ve çağdaş sanatlardır.
[10] Ç.n. Kurulum sanatı ve kavramsal sanat konusunda uzmanlaşmış İngiliz Hint heykeltıraş.